Duygular düşünceyi, düşünceler davranışı etkiler ve bu çift taraflı bir reaksiyon halidir.

Bunun yanında tecrübeler, inanç ve değerleri, inanç ve değerler algıyı, algı yorumlamayı, yorumlama  da davranışı etkiler. Bütün davranışlarımızın temelinde geçmişteki tecrübelerimiz yatar. Çünkü bu tecrübeler bizde inancın oluşmasına sebep olur. İnançlar ise, herhangi bir olayı nasıl yorumlayacağımıza dolayısıyla da davranışımıza %100 etki eder. Bir adamın bir kadına bağırdığını ve kadının ağladığını farz edelim. Burada ilk bakışta kadının ezildiğini, üzüldüğünü düşünebilirsiniz. Çünkü inanç ve tecrübeleriniz "Erkek milleti değil mi? Kadınları ezmeye çalışırlar hep" ise, bu algının oluşması çok normaldir. Ancak inancınız "Kadınlar sıkıştı mı göz yaşına başvurur" ise, yorumunuz değişir. Olay aynı olay olmasına rağmen tecrübe ve inançlar yorumu değiştirir. Eleştiri ile ilgili inancınız "Muhalefeti hiç sevmem, hep işleri uzatır" ise, eleştirene tavrınız başka olur. "Eleştiri sayesinde işlerimiz en az hata ile çıkıyor " ise muhalefete yorumunuz başkadır. Gördüğünüz gibi bir davranışı değiştirmenin en önemli basamağı onu oluşturan inancı değiştirmektir. İnancı değiştirmek ise, yeni inancın size sağladığı faydaları görmekle mümkün olur.

"Erkekleri çok şımartmaya gelmez" inancına sahip olan bir kadın bu inancını "Marifet iltifata tabidir." ile değiştirdiğinde eşinin ona karşı ilgi ve alakasının arttığını gözlemlemesi bu yeni inancı tetikler. Çoğaltır, büyütür. Ne kadar kolay değil mi? Yaptığın şeylerin, davranışların tamamen zihninin doğru kabul ettiği ve oturup sorgulama gereği bile duymadığın inançlardan kaynaklandığını fark ettin. Zihin gemini doğru kaptana emanet etmediğin sürece hangi limanda mola vereceğine sen karar veremezsin.

Mesela dizilerde oyuncusuna sufle veren suflörler vardır. Suflörün görevi oyuncunun senaryoya uygun olarak oynamasını sağlamaktır. Kalıplara, felsefenize ve inançlara uygun davranmak için zorlar ve durup dinlenmeden baş ucunuzda sufle verir. Gülümseyen bir yönetici içinden bir anda gelen "Otoriter bir yönetici gülümsemez" suflesi kişinin o an yüzünde ki gülümsemenin kaybolmasını sağlar. Dış görünüşe çok önem veren bir kadına söylenen "Bu saçlar sana yakışmamış" eleştirisine suflör "Sana fikrini soran olmadı" dedirtir. Bu suflör bilinçaltınızın, inançlarınızın, korkularınızın sesidir. Her zaman kötü işler de yapmaz tabi. İnançlarınızı okşayan, sizi öven şeyler duyduğunda yine sufle verir ve siz teşekkür edip karşınızdakini övecek bir kaç cümle kurarsınız. Bu suflörün sesi kısılıp açılabilir. Tıpkı televizyon sesini açıp, kısabildiğimiz gibi. Bir etkiye karşı bir tepki verirken tam tepki anında bunu sizin değil, suflörünüzün cümleleri olduğunu fark edip "Senin söylediğini değil, doğru olan cevabı vereceğim" demek ve bir kaç farklı olayda bunu yapmak, dolayısıyla da bu yeni davranışımızın faydasını görmek suflörün sesini kısmaya yetecektir. Unutmamalıyız ki inanç, siz ona inandığınız sürece inançtır.