Elazığ’da yaşanan olay, hem basın dünyasında hem de kamuoyunda şok etkisi yarattı. Yerel bir televizyonda çalışan Vahap Selim Çetin, kız arkadaşı Semra Demirelli’yi ensesinden vurduktan sonra intihar girişiminde bulundu. İkili arasında çıkan tartışmanın ardından gerçekleşen olayda, Demirelli ağır yaralanırken, Çetin kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Kıskançlık Krizi Kanlı Bitti
Olay, Abdullahpaşa Mahallesi’nde öğle saatlerinde meydana geldi. İddialara göre, Vahap Selim Çetin, kız arkadaşı Semra Demirelli’nin evine giderek onunla konuşmak istedi. Evde Demirelli’nin annesi de bulunuyordu. Ancak ikili arasında çıkan tartışma kısa sürede büyüyerek şiddetli bir kavgaya dönüştü. Çetin, yanında getirdiği tabancayla Demirelli’ye ateş etti. Ensesinden vurulan genç kadın ağır yaralanırken, Çetin olay yerinden kaçtı.
Sağlık ve polis ekipleri hızla olay yerine sevk edildi. Ağır yaralanan Semra Demirelli, Fırat Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Doktorlar, genç kadının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu bildirdi.
Kaçan Vahap Selim Çetin ise Elazığ’ın Akçakiraz beldesine giderek aynı tabancayı bu kez kendisine doğrulttu. Tabancasını başına dayayarak intihar girişiminde bulunan Çetin, ağır yaralı olarak Fethi Sekin Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Çetin’in cenazesi, otopsi işlemleri için hastane morguna gönderildi.
Aynı Ailede İkinci Trajik Olay
Bu korkunç olay, Çetin ailesinin yaşadığı ilk trajedi değil. Vahap Selim Çetin’in ağabeyi Halil Çetin de Temmuz ayında, kız arkadaşı Rukiye Yıldırım’ı Hazar Gölü kıyısında bir araç içerisinde tabancayla öldürüp ardından aynı silahla intihar etmişti. Aynı aileden iki kardeşin benzer şekilde yaşamını yitirmesi, olayı daha da trajik hale getirdi.
Elazığ Emniyeti, olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Cinayet ve intiharın ardındaki detaylar, soruşturmanın ilerleyen günlerinde netleşecek. Hem Semra Demirelli’nin hem de Çetin ailesinin yaşadığı bu trajik olay, toplumsal farkındalık ve bireysel öfke yönetimi konularında yeniden düşünülmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor.