Öncelikle, dışarı çıkmadan önce hava durumunu kontrol edin. Polen oranının yüksek olduğu günlerde mümkünse evde kalmayı deneyebilirsiniz. Dışarısı sizi çağırıyorsa maske takmak da iyi bir fikir olabilir; aksi halde her nefeste yüzleşeceğiniz polemlerle başa çıkmanız zor olacak!
Gözlerinizi korumanın en basit yollarından biri de düzenli olarak soğuk kompres uygulamaktır. Birkaç dakika boyunca kapaklarınız üzerinde bekleten buz dolu bez ile hem rahatlatıcı hem de ferahlatıcı etki sağlayabilirsiniz.
Unutulmaması gereken diğer önemli nokta ise nemlendirme! Göz damlasıyla kullandığınız sıvılara şans vererek kuruluğu hafifletebilir ve o aşırı tahrişi azaltabilirsiniz ki kim bilir? Belki günlük cildinizi beslemek için kullanabileceğiniz doğal yağlarla birleştiğinde çok daha fazla rahatlık bulacaksınız.
Başkalarının önerdiği ilaçlardan kaçınıp doktorunuzla konuşmayı ihmal etmeyin deriz! Altyapınızı tanımadan alacağınız ürünlerden kafanız karışacak yalnızca—ama bazen hızlı çözümler amaçlanan faydayı sağlamak yerine durumu kademe kademe kötüleştirebiliyor buna dikkat etmek lazım.
Mevsimsel alerjilerin getirdiği kıyasıya savaşlarda stratejik adımlar atarak kendinizi savunmalı ve yaşam standartlarınıza devam etmelisiniz – zira güzel anların tadına varabilmek kadar doğanın sunduğu vitaminleri yaşamak adına düşük düzeyde önlem almak önemlidir değil mi?
Hayatınızı Kabusa Çeviren Mevsimsel Alerjidereciyorsunuz! İşte Gözlerinizi Korumanın Yolları!
Dışarı çıkarken güneş gözlüğü takmak sadece şıklık katmaz; aynı zamanda polenden korunmanızı sağlar! Geri dönüşümlü şeyler arıyorsanız, iklim şartlarına uygun polarize lensler tercih edebilirsiniz. Bu sayede hem UV ışınlarından korunur hem de allergik etkenlere maruz kalma riskinizi azaltırsınız.
Havaya yayılan polenlerden uzak durabilmek adına dışarıdan döndüğünüzde üzerimizi hemen çıkaralım ve duş almaktan çekinmeyelim! Giysilerin üstündeki allercenin tek başına bizi rahatsız etmeye devam edeceğini unutmayalım: vücudumuzda tutmadığımız gibi kıyafetlerde de bırakmamalı.
Evin ortamındaki toz ve poleni minimuma indirmek hayati öneme sahip! Yüksek filtreli hava temizleyici kullanarak sürekli olarak sirkülasyon sağlayabilirsiniz.. Ayrıca haftalık temizlik rutininizde halıları süpürüp yıkamayı ihmal etmemelisiniz; çünkü onlar en sevdiğiniz allerjen dostu olabilir!
Unutulmaması gereken en önemli nokta ise iyi beslenme alışkanlıklarını geliştirmektir ki bağışıklığı güçlendirebilirsiniz!. C vitamini yönünden zengin gıdalar ile dolu tabaklarla kendinizi desteklemeyi ihmal etmeyin.Bilin bakalım?! Bağışıklığınızı kuvvetlendirerek neler başarabiliriz hiç düşündünüz mü?
Kıştan Bahara Geçiş: Mevsimsel Alerjilerin Gözü Olumsuz Etkileri Ve Önlemleriniz!
Baharda çiçeklerin açması ve ağaçların yeşermesi harika bir manzara sunarken aynı zamanda burnunuzu tıkayabilecek kadar kötü olabileceğini unutmayalım! Polen sayısının artırdığı günlerde hapşırmalarınız artabilir mi? Tabii ki! En belirgin belirtilerden biri olan burun akıntısı ile karşılaşmanız an meselesidir. Göz kaşıntısı ise başka bir tam anlamıyla can sıkıcı aşk hikayesinin başlangıcını işaret ediyor olabilir!
Peki, sevgili dostum kendinizi korumanın yollarını biliyor musunuz? Öncelikle dışarı çıkmadan önce hava tahminlerini kontrol etmek iyi bir fikirdir; yüksek polen seviyeleri olduğu zaman evde kalmak en iyisi olacaktır. Dışarısını hınca hınç dolup taşan pollardan kaçmanın yanı sıra güne mutlaka güneş gözlüğü takarak merhaba demelisiniz – hem şık durur hem de o rahatsız eden parçacıkları engeller!
Bir diğer önemli nokta: Yatak odasının hijyenine dikkat edin! Alerjenlerden uzak durmak istiyorsanız düzenli temizlik şarttır çünkü akarlar her yerde sinsice bekliyor olabilir ya… Nem oranına gelince… Eviniz nemliyse hemen belinize sarmak zorundasınız kurutucularınızı sizleri kurtarması için devreye sokmalısınız.
Unutmamanız gereken şey şu ki doğal yöntemlere yönelmek bazen işe yarayabilir; salatalıklardaki su gibi düşünün—serinletirken rahatlatmayı sağlar ama sadece birkaç saatlik çözüm olur mu tartışılır elbette!
Alerjik Reaksiyonları Hafifletin: Görmenizdeki Gizli Tehlikeleri Ortaya Çıkarmanın 5 Yolu!
Eğer gözlerin hiç olmadığı kadar kaşınıyorsa ve buna eşlik eden sulanmalar varsa alarm zillerini çalmaya hazır olun. Bu genellikle polen ya da toz gibi allergenlerle ilgili sorunların habercisidir.
Göz çevresindeki kızarıklık veya şişme durumu oldukça yaygındır ve sıkça overlooked edilir (görmezden gelinir). Ancak burada önemli olan nokta; böyle belirtilerin sürekli hale gelip gelmediğidir.
Işığın göze aşırı şekilde rahatsız edici olduğunu mu hissediyorsunuz? Alerji belirtileri arasında ışıktan rahatsız olmanın yer aldığını unutmayın! Fotofobi adı verilen bu hassasiyeti dahi doktorunuza bildirmeniz gerekebilir.
Sürekli olarak akan gözyaşlarını hayatta her şey normalmişçesine geçiştirmek yerine daha yakından bakmalısınız: Belirtilerde artış var mı yok mu?
Daha önce uğraştığınız alerjenlerden kaçmak adına beslenme düzeninizde değişiklik yaparak katkıda bulunabilirsiniz mi derken düşünün; günlük tükettiğiniz gıdalara yeniden odaklanmanız sağlık açısından büyük fark yaratabilir!
Bu temel noktaları aklınıza kazıyorsanız, belki de sizde mevcut olan başka ‘normal’ diye düşündüğünüz sinyallere dikkat etmek gerekecek demektir."
“Gözlerdeki Kaşınma Ve Kızarıklığın Arkasındaki Sebep Nedir? Doğru Bilinen Yanlışlar!”
Hemen herkesin bildiği bir anekdot var: Baharın gelmesiyle birlikte polenlerin artması gözleri etkiler! Evet, alerjik reaksiyonlar gerçekten de gözlerde kaşıntı ve kızarıklığa yol açabilir; ama bazen gün boyu bilgisayar ekranına bakmak da aynı sonuçları doğuruyor. Bu durumda "mavi ışığın zararlı etkisi" devreye giriyor. Bir türlü dinlenmeyen gözlerimiz kuruyup tahriş oluyor.
Özellikle kış aylarında merkezi ısıtmanın olduğu ortamlarda nem oranı düşüyor, bu da kuru hava demektir. Kuru havanın gözdüzeyine verdiği zarar çoğu zaman ihmal ediliyor ancak yeterince önemsenmezse kronik rahatsızlıklara dönüşebilir! Peki kaldığınız yerden devam etmeli misiniz?
Bir diğer popüler yanılgı ise “Profilinizi düzgün tutmazsanız halkalar oluşur” düşüncesidir ki bunun ardındaki bilimsel faktör oldukça ilginçtir! Aslında uyku eksikliği sadece ciltte değil; yanı sıra görünür damarlara bağlı olarak da belirginleşmesine sebep olurken tüm vücut üzerindeki dengesizlik Ortaya çıkıyor…
Bu yazıda sıralanan belli başlı noktaları doğru yorumlamak için elbette uzman görüşlerine ihtiyaç duyabilirsiniz fakat unutmayalım ki her kabahat tek taraflı değildir; birey kendi sağlığıyla ilgili farkındalık kazanmalıdır!
“Baharda Gelen Alacakaranlık: Allergan Sorunlarının Parlak Bir Cevabı Var mı?”
Bahar aylarında polenlerin havada dans etmesiyle burun tıkanıklığı, gözlerdeki sulama ve sürekli hapşırma gibi acıyı getirip döküyor! Bu belirtilerin kaynağı pollenleri yaşayarak gelen baharın tadına varamamamızdır. Eğer siz de böyle hissediyorsanız yalnız değilsiniz; dünya genelinde milyonlarca insan aynı sorunu yaşıyor.
Peki ama bu duruma hangi muamele parlayabilir? Alerjik reaksiyonların üstesinden gelmek adına antihistaminikler sıkça tercih edilen seçeneklerden biri. Ama bunlarla yetinmeyelim: doğal yöntemlerle beslenme tarzınızı değiştirerek bağışıklığınızı güçlendirmek mümkün olabilir! Örneğin bal veya probiyotik içeren gıda maddelerini denemek belki yüzyıllardır süregelen şifa sırlarını gün yüzüne çıkartacaktır.
Şimdi düşünün… Kendi evimizde hava filtreleme sistemlerini kullanarak sağlığımız üzerinde büyük etkiler yaratabilecekken niçin bunu yapmayalım ki?! Çok fazla açık alanlarda bulunmamakta önemli bir tedbir olmanın yanı sıra yaşam alanlarımızda bitkileri seçerken dikkatli olmak gerekebilir!
Sonuç olarak alacakaranlık her zaman korkutucu olmayabilir; gerekli önlemleri aldıktan sonra baharın sunduğu tüm o güzel anlardan faydalanmayı kim istemez ki?
“Mevsimin Getirdiği Rahatsızlıklardan Kurtulmanın Zamanıdır! Göz Sağlığınız İçin En İyi İpuçları”
Hepimizin bildiği gibi, mevsimler değiştikçe havada bazı farklılıklar meydana gelir. Bu yükseklikler genellikle göz sağlığı için karamsar bir tablo çizebilir. Peki, bu durumu nasıl aşabiliriz? İşte size birkaç pratik öneri.
Her şeyden önce, gözlerinizi nemli tutmak, rahatsız edici etkileri en aza indirecektir. Havaların soğuması ve rüzgarın artmasıyla birlikte gözlerde kuruma sık görülür hale gelebilir. Bunun önüne geçmek için düzenli olarak yapay gözyaşı damlaları kullanabilirsiniz; böylelikle hem konforunuzu koruyacak hem de dış etkenlere karşı savunmanızı artıracaksınız!
Ayrıca biliyor muydunuz ki bilgisayar ekranına uzun süre bakmak da sizin aldanmanıza neden olabilir? Hemen şimdi iş yerinizde oturduğunuzda tüm gün ekrana odaklandığınızı düşünün… Sonrasında ne mi oluyor? Göz yorgunluğu! Bunu azaltmanız oldukça basit: 20-20 kuralını uygulayın! Her 20 dakikada bir ikiye bölerek uzak bir noktaya (en az 6 metre) bakarak gözü dinlendirin.
Bir diğer önemli nokta ise dengeli beslenmedır. Vitamin A ve C başta olmak üzere bol miktarda antioksidan içeren gıdalara yönelin; yeşil yapraklı sebzelerle dolu tabaklarla kendinizi şımartmayı unutmayın! Ayrıca omega-3 yağ asidi açısından zengin balık tüketimi de görmenizin kalitesini artırır.
Son fakat kesinlikle hiçbir suretle önemsenmemesi gereken cephanelikten daha değerli olan maddeler arasında UV ışınlarına maruziyeti minimuma indirmek bulunur!. Kapalı alanlarda olduğumuz zaman bile güneşten gelen zararlı ışıkları filtreleyen kaliteli güneş gözlükleri takmayı ihmal etmeyin derim—bu tamamen sizi ciddi sorunlardan kurtarmanın anahtarı olacaktır!
Görsel dünyanızla uyum içinde yaşamak heyecan vericiyken aynı zamanda dikkat edilmesi gereken çok sayıda faktörü beraberinde getiriyor değil mi?! Dolayısıyla mevsimsellik durumlarından yararlanıp doğru adımlarla ilerlemekte gecikmeyelim…
