Maratonun neden 42 kilometre 195 metre olduğunu hiç merak ettiniz mi? Bu mesafenin sebebi nedir, neden tam olarak 42 kilometre değil? Maraton yarışlarının kökeni, M.Ö. 490 yılında Yunanlı asker Pheidippides’in, Perslerle yapılan bir savaşın ardından Marathon’dan Atina’ya kadar koşarak zafer haberini iletmesine dayanır. Ancak modern maratonun mesafesi, 1908 Londra Olimpiyatları’na kadar 40 kilometre civarındaydı. Peki, bu mesafe nasıl ve neden uzatıldı? 2024 Yılında bu konu hakkında merak edilenleri haberimizde derledik.
Maraton Neden 42 Kilometre 195 Metredir?
Maraton koşusunun 42 kilometre 195 metre olarak belirlenmesi, spor tarihinin ilginç ve detaylarla dolu bir hikayesidir. Bu mesafenin kökeni, antik Yunan tarihine ve modern olimpiyat oyunlarının evrim sürecine kadar uzanır. Maratonun başlangıç noktası, M.Ö. 490 yılında gerçekleşen ve Yunanlılar ile Persler arasında yapılan Marathon Savaşı’na dayanır. Bu savaşta, Yunanlı asker Pheidippides, zafer haberini iletmek için Marathon’dan Atina’ya kadar hiç durmadan koşmuştur. Efsaneye göre, Pheidippides bu zorlu koşunun ardından Atina’ya varır varmaz “Zafer!” diye haykırarak hayatını kaybetmiştir. Bu olay, maraton yarışlarının temelini oluşturmuş ve yüzyıllar sonra modern olimpiyatlarda yeniden canlandırılmıştır.
İlk modern olimpiyat oyunları, 1896 yılında Atina’da düzenlendi ve bu oyunlarda maraton koşusu yaklaşık 40 kilometre olarak belirlendi. Bu mesafe, Marathon ile Atina arasındaki yaklaşık mesafeye dayanıyordu. Ancak maraton mesafesinin bugünkü halini alması, 1908 yılında Londra’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları sırasında gerçekleşti. Bu oyunlar, maraton mesafesinin 42 kilometre 195 metre olarak standartlaştırılmasına neden olan önemli bir dönüm noktasıydı.
1908 Londra Olimpiyatları sırasında, İngiltere Kralı VII. Edward ve Kraliçe Alexandra, maraton yarışını Windsor Kalesi’nden izlemeyi arzulamışlardı. Kraliçe Alexandra’nın isteği üzerine, yarışın başlangıç noktası Windsor Kalesi’nin önündeki çimlerden başlatıldı. Ancak, olimpiyat stadyumunda kraliyet ailesinin oturacağı tribünün önünde bitiş çizgisi olması isteniyordu. Bu nedenle, yarışın uzunluğu tam olarak 42 kilometre 195 metreye çıkarıldı. Bu küçük uzatma, maraton mesafesini kalıcı olarak değiştirdi. 1921 yılında, Uluslararası Amatör Atletizm Federasyonu (IAAF) bu mesafeyi resmi maraton mesafesi olarak kabul etti ve o günden bu yana tüm maraton yarışları bu standart mesafe üzerinden koşulmaya başlandı.
42 kilometre 195 metre, sadece bir yarış mesafesi olmaktan öte, maratonun uzun ve zorlu doğasını temsil eden bir sembol haline geldi. Maraton, dayanıklılık, azim ve sınırları zorlama konularında bir test olarak kabul edilir. Her metre, sporcuların hem fiziksel hem de zihinsel dayanıklılıklarını sınar. Maratonun bu belirli mesafesi, yıllar boyunca birçok atletin hayalini süslemiş ve pek çok efsanevi performansın sahneye çıkmasına neden olmuştur. Sonuç olarak, 42 kilometre 195 metre, spor tarihine damgasını vuran bir ölçüdür ve bu mesafenin ardındaki hikaye, spor dünyasında eşsiz bir yere sahiptir.
Bu mesafe, bugün hala maraton yarışlarının standart uzunluğu olarak kullanılmakta ve her yıl dünyanın dört bir yanında milyonlarca koşucunun hedeflediği bir mesafe olarak varlığını sürdürmektedir. Maraton, kökenindeki tarihi olaylardan başlayarak, modern olimpiyat oyunlarındaki kralın arzularına kadar uzanan bir süreçle şekillenmiş ve bugünkü halini almıştır. Bu 195 metre, yalnızca bir uzatma değil, aynı zamanda maratonun zorluk seviyesini artıran bir detay olarak tarihe geçmiştir.