Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye'de 2023 ortasından bu yana uygulanan ekonomik politikaların ülkenin kriz riskini önemli ölçüde azalttığını ve piyasalarda güveni artırdığını açıkladı. IMF heyeti, James Walsh liderliğinde Türkiye'yi ziyaret ederek 4. madde istişarelerini yürüttü ve ardından yapılan sanal takip görüşmeleriyle Türkiye ekonomisine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sundu.
IMF'nin açıklamasında, geçtiğimiz yıl ortasından itibaren Türkiye'nin ekonomik politikalarında önemli dönüşümler yaşandığı ve bu dönüşümlerin genel politika karışımını sıkılaştırarak kriz risklerini azalttığına dikkat çekildi. Bu durumun, ülkenin uluslararası rezervlerinde artışa, piyasa duyarlılığında iyileşmeye ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin kredi notunu yükseltmesine yol açtığı belirtildi.
Cari Açık ve Rezervlerde Olumlu Gelişmeler Yaşanıyor
Türkiye ekonomisinde gözlemlenen pozitif değişimlerden biri de cari açıkta yaşanan iyileşme. IMF’nin raporuna göre, cari açık bu yılın ilk çeyreğinde Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) yüzde 2,7'sine geriledi. Bu dönemde, uluslararası rezervlerdeki artış dikkat çekiyor. Nisan ayından bu yana takaslar ve diğer yükümlülükler düşüldükten sonra uluslararası rezervler 91 milyar dolar artış gösterdi.
IMF’nin değerlendirmesinde enflasyonun yaz aylarında azalmaya başladığı, ancak hala yüksek seviyelerde seyrettiği ifade edildi. Finansal ve kurumsal sektörlerin politika sıkılaştırmasını şu ana kadar görünür bir stres olmadan atlattığı da raporda yer aldı.
IMF, Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve enflasyon oranlarında bu yıl ve gelecek yıl düşüş bekliyor. Sıkı para ve gelir politikalarının iç talebi baskılayarak 2024 büyümesini yüzde 3,4'e çekeceği, enflasyonun ise yıl sonunda yüzde 43 seviyesinde olacağı öngörülüyor. 2025 yılında mali politikanın daraltıcı hale gelmesi ve reel politika oranlarının pozitif kalmasıyla birlikte büyümenin yüzde 2,7'ye, enflasyonun ise yaklaşık yüzde 24'e düşeceği tahmin ediliyor.
IMF'nin değerlendirmesi, Türkiye'nin orta vadede daha istikrarlı bir ekonomik büyüme ve düşük enflasyon oranlarıyla karşılaşacağına işaret ediyor. Enflasyonda beklenen düşüşün, piyasalarda güveni artıracağı ve büyümenin yüzde 3,5-4 potansiyeline geri döneceği vurgulanıyor. Ayrıca, ihracat büyümesinin cari açığı yüzde 2 civarında tutacağı ve uluslararası rezervlerin IMF'nin yeterlilik ölçütlerinin üzerinde kalacağı belirtiliyor.
Ancak, IMF otoriteleri, enflasyonla mücadelede izlenen kademeli yaklaşımın, büyüme üzerinde sınırlı bir etki yaratmayı amaçladığını ancak aşağı yönlü riskler taşıdığını ifade ediyor.
IMF'nin Türkiye ekonomisine yönelik bu değerlendirmesi, alınan önlemlerin ve ekonomik dönüşümlerin olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koyuyor. Kriz risklerinin azalması ve güvenin artması, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda ekonomik istikrarını sürdürmesine yönelik olumlu bir tablo çiziyor.
