Nature Mental Health dergisinde yayınlanan makaleye göre neredeyse her iki çocuktan biri DEHB’den muzdarip. Bu bozukluğun tedavisinde en sık kullanılan ilacın ise anksiyeteyi iyi gelmek değil de anksiyete ve depresyonu arttırabildiği söyleniyor.
Reşit olmayan gençlerin hatrı sayılır bir çoğunluğunda (yaklaşık %7) DEHB görülüyor ve bu vakaların yarısında bozukluk yetişkinliğe kadar devam ediyor. DEHB olan kişilerin en büyük yakınmaları ise hiperaktivite, dürtüsellik ve dikkat dağınıklığı gibi hayatın normal işleyişini etkileyecek semptomlardan oluşuyor.
Peki ya biz ne yapacağız?
Yapılan araştırmalar DEHB’li bireylerin duygularını kontrol etmenin yanı sıra pek çok farklı noktada zorluk yaşadığını ortaya çıkartıyor. Depresyon-anksiyete gibi duygu-durum bozukluklarının DEHB’i doğal olarak izleyebileceği gibi aynı zamanda kişinin kendi içsel sürecindeki duyguları da başka mental problemleri tetikleyebiliyor.
EEG verileri incelendiğinde, yüksek DEHB ve duygusal problemler skoruna sahip adolesen yahut çocuklarda beyindek ‘’pars orbitalis’’ ismi verilen bölgenin daha küçük olduğu görüldü. Pars orbitalis, beyinde duygusal iletişim ve işleme büyük bir rol oynar. Aynı zamanda davranış üzerindeki inhibisyon yani diğer bir tabirle duyguları kontrol altında tutmakla da ilişkilidir.
Profesör Barbara Sahakian, DEHB ile ilgili duygusal bozuklukların tam olarak anlaşılmasının ve hastaya gerekirse tamamlayıcı tedavi verilmesinin öneminden bahsetti. Yazımızda bahsedilen DEHB ilacının yanı sıra duygu düzenlemede kullanılabilecek tamamlayıcı tedaviler çocukların ve dolayısıyla geleceğin yetişkinlerinin çok daha sağlıklı olmasını sağlayacaktır.
Herşeyden önce, DEHB’li bireyleri ötekileştirmemek çok mühim. Onların duygusal süreçlerinin normdan farklı olduğunu benimsemeli ve kabullenmeliyiz. Toplumda ne kadar bilinçlenme olursa uzmanlar DEHB’li bireylerin anksiyetesinin de azalacağı konusunda hemfikirler zira anlaşıldıklarını bilecekler!
Her zaman olmamız gerektiği gibi anlayışlı,sabırlı ve bilgi sahibi olmalıyız. DEHB’li bireyler toplumda büyük bir yüzdeyi oluşturmakta. Unutmayın, sizin de beyninizin pars orbitalis kısmı normalden küçük olabilirdi!
