Avrupa futbolunun geleceği, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın tarihi kararıyla yeni bir döneme girdi. Divan, UEFA ve FIFA’nın Avrupa Süper Ligi’nin kurulmasını engellemeye çalışarak rekabet yasasına aykırı davrandığını hükmetti. Bu karar, Avrupa Süper Ligi’nin kurulması için önündeki engelleri kaldırmış gibi görünse de, Avrupa’nın önde gelen futbol kulüpleri ve federasyonlarından gelen tepkiler, projenin geleceği üzerinde belirsizlikler yarattı.
Avrupa’nın büyük kulüpleri, Divan’ın açıklamasının ardından, projeye karşı olduklarını açıkça belirtti. Türkiye’den Fenerbahçe ve Başakşehir de dahil olmak üzere birçok kulüp, Avrupa Kulüpler Birliği’nin (ECA) Avrupa Süper Ligi’ni desteklememe kararına katıldıklarını ve ECA ile iş birliği içinde olacaklarını resmi bildirilerle duyurdu. TFF de, ‘Avrupa Süper Ligi girişimi asla kabul edilemez’ başlıklı açıklamasının arkasında durarak, futbolun birleştirici ruhunu koruma ve eşit rekabeti sağlama yönündeki kararlılığını vurguladı.
UEFA, Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı karara ilişkin, kararın Süper Lig’i onaylamadığını, daha ziyade önceden var olan bir eksikliği gösterdiğini belirtti. Ayrıca yeni kurallarının Avrupa yasalarına uygun olduğundan emin olduklarını ifade etti. Diğer taraftan, Real Madrid ve Barcelona gibi bazı büyük kulüpler, Süper Ligi desteklediklerini açıklarken, çoğunlukla Avrupa futbol ailesinin bu projeye karşı çıktığı görülüyor.
Avrupa Süper Ligi’ne karşı olan takımlar arasında, Bayern Münih, PSG, Dortmund, Sevilla, Başakşehir, Roma ve Manchester City gibi isimler bulunuyor. Bu geniş çaplı muhalefet, Süper Ligin Avrupa futbolunun dokusuna ve kültürel mirasına zarar verebileceği endişelerini yansıtıyor.
Bu arada, Avrupa Süper Ligi’nin destekçisi A22 Sports Management, organizasyonun formatını açıkladı. 64 takımın katılımıyla, Yıldız, Altın ve Mavi liglerde düzenlenecek bir lig ve play-off sistemi öngörülüyor. Her takımın sezon boyunca en az 14 maç oynaması planlanıyor, performanslarına göre ligler arası yükselme ve düşme olacak.
Bu karar ve ardından gelen tepkiler, Avrupa futbolunun bir kavşak noktasında olduğunu gösteriyor. Süper Lig’in potansiyel kuruluşu, futbolun geleceğini, rekabeti, eşitliği ve taraftarların oyun üzerindeki etkisini yeniden tanımlayabilir. Ancak, bu süreçte futbol topluluğunun bir bütün olarak neyi temsil etmek istediği ve nasıl bir gelecek inşa etmek istediği önem kazanıyor. Avrupa futbolunun paydaşları, bu tarihi dönemde, spora dair ortak değerleri ve hedefleri gözden geçirirken, dünya genelinde milyonlarca futbolseverin gözü kulağı bu süreçte olacak.