Sosyal medya hesabında geniş bir takipçi kitlesine sahip olan Efe’nin özgürlüğüne kavuşması, ifade özgürlüğü ve düşüncelerine saygı gerekiyor. Efe’nin Umre için gittiği Mekke’de yaşanan olaylara, sosyal medyada büyük bir tepki dikkat çekti. Videolarıyla tanınan ve cami kapılarını şehire açmasıyla bilinen imamın sadece bir ifade kullanımı nedeniyle sorun yaşaması demokratik hak ve özgürlüklerin sınırlanması konusunda eleştirilere neden oldu.
Tepkiler Büyüdü
Özellikle din adamlarının dünya çapında barış söylemi gereklidir. İnsanlar özgürce konuşma hakkı demokratik toplumların temel taşlarından biridir ve bu hakların kısıtlanması, toplumda hoşgörüsüzlük ve baskıya neden olabilir. Afyon’un Bolvadin ilçesinde dünyaya gelen Hafız Mustafa Efe, İstanbul Fatih Oruçgazi İlköğretim Okulu’nda ilkokul eğitimini tamamladı sonra Üsküdar İHL’ye devam etti ve buradan mezun oldu. Üniversite eğitimini Marmara Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı İmam Efe, Üsküdar’daki Aziz Mahmûd Hüdâyi Camisi’nde görev yaptı.
Ayaklara Kelepçe Vuruldu
Efe’nin ayakları kelepçelenmiş bir şekilde fotoğrafı, olayın ciddiyetini vurguluyor ve sosyal medya üzerinden yayılarak geniş bir kitleye ulaşıyor. Ayaklarına kelepçe vurulması özellikle Arap hükümetinin yapmış olduğu bir zulüm olarak ifade edildi. Birçok yoruma sebep olan fotoğraflar oldukça tepki çekti ve çekmeye devam ediyor. Türk imama yapılan bu muamele ilk etapta Diyanet tarafından nasıl karşılanacağı merak ediliyor. Henüz konu ile ilgili bir açıklama gelmedi.
Düşünce Özgürlüğü Mekke’de Yok
Düşünce özgürlüğü, toplumsal demokratiklerin temel taşlarından biridir ve insanların farklı düşünce ve inançlarına saygı gösterilmesi gerekmektedir. Mekke’de yaşanan bu olay, bu özgürlüğün, özellikle spesifik olarak günlük eleştiri getirmenin ya da farklı olayların dile getirilmesinin bir halde kapsanan bir analize tabi tutulduğu gösteriliyor. Mekke’nin dünya genelinde Müslüman için bir ibadet ve manevi merkez olma özelliği taşıdığı düşünüldüğünde, bu tür kısıtlamalarının hem yerel halk hem de yetkilendirme konularında endişelerin verici olduğunu söylemek mümkündür.